1 Ekim 2016 Cumartesi

GÜNÜMÜZ SİNEMA KUŞAĞINDAN / Le Couperet COSTA GAVRAS / ÖLÜMCÜL ÇÖZÜM

Ölümcül Çözüm / Le Couperet
COSTA GAVRAS

Günseli Bilgen-pisinefil@gmail.com
pisinefil.blogspot.com.tr



“ Bir zamanlar iki tane arabamız vardı, komşularımızı tanımazdım bile şimdi karımı ve oğlumu yolumun üstü diyerek işe bırakan komşuyu kıskanan zavallı işsiz bir adamım.”

İyi bir baba, iyi bir koca, iyi bir çalışan. Büyük bir şirkette oldukça iyi bir maaşla çalışan iyi eğitimli ve nitelikli bir adam, 20 yılın sonunda, kırklı yaşlarında işten kovuluyor. İşine son veren yöneticisi;

“ O kadar iyi bir çalışansın ki senin yeni bir iş bulamaman söz konusu bile olamaz. Biz sadece yeni bir yapılanmaya gidip, küçülmek istiyoruz.” Dediğinde kendine biraz dinlenme fırsatı çıktığını düşünüp içten içe biraz rahatlamıştır bile.

Ancak aradan iki kocaman yıl geçmesine rağmen O hala işsizdir, sinirleri bozulmuş ve evdeki hayatta artık o kadar yolunda gitmiyordur. Orta sınıfın küçük burjuva kültüründe çalışmayan işsiz bir adamın hiçbir şeye hakkı yoktur. Böyle bir durumda; Ona ait olduğuna inandığı her şey elinden birer birer alınır. Önce harcamalarında ufak ufak tasarruf etmeye çalışır sonra sırasıyla arabası, evi, karısı, çocukları, arkadaşları, saygınlığı ve herkese en tepelerden baktığı büyük Tanrısal egosu. Bu kaybetme durumu son derece dramatik sonuçlara da yol açabilir.

Keyif, bağımlılık ve gereksiz harcamalar üzerine kurgulanmış Batı ekonomilerinde çalışma hayatı sizin bütün vaktinizi alıyor gibi gözükür. Aslında bütün Ofis çalışanları bilir ki sıkı bir çalışma temposu ile 3-4 saatte işler bitirilebilir. Ancak şu soruyu sesli olarak asla telaffuz etmezler. Verimli olmadıkları anlaşılırsa işlerinden olacakları korkusu ile herkes bu gizli işsizliğini birbirinden özenle saklar.

O zaman neden bizi 8 saat boyunca kapalı bir yerde hapsediyorlar? Sahi neden?

 Cyril Northcote Parkinson’a ait olan Parkinson Yasası bu zaman yönetimi işini basitçe şöyle açıklar; Bir işi bitirmek için ne kadar zaman verilirse o işi yapmak o kadar sürer. Eğer bitirmek için sadece bir saatiniz varsa çıkardığınız işe kendiniz de inanamazsınız ama süre bir hafta ise haftanın en son günü son dakika da ancak bitirirsiniz. 

Çoğunluk paraya da böyle yaklaşır ne kadar varsa o kadar da harcar. Özellikle profesyonel hayatın içinde iyi bir maaşla çalışıyorsanız kazandığınız kadarını hatta biraz da fazlasını tüketirsiniz.

Sekiz saatlik çalışma hayatı insanın kişisel isteklerine ayıracağı zamanı azaltır ve kişi de çalışmak benim bütün vaktimi alıyor, ölüp gideceğim hayatı yaşamadan psikolojisi yaratır içten içe. Bu duyguyla baş etmek isteyen sistemin insanları bütün sorunlarının çözümünün satın almaktan geçtiğine inanarak yoğun bir tatminsizlik duygusu ile boğuşarak ayakta kalmaya çalışır.

Gelişmiş Ülke bilim adamları bu duyguyu insanlarda yoğunlaştırmak için gece gündüz demeden çalışırlar. Biz satın alırız, ekonomi kazanır. Onlar söyler biz yaparız. Kitleler böylece nereye koyarsan orada dururlar, bağırırlar, kızarlar öfkelenirler ve elbette keyiflenirler de.

Lakin boşa adam beslemenin de fazla geldiği durumlar vardır. Nüfus artarken, teknoloji de gelişmekte bu nedenle çalıştırılması gereken insan sayısı da çoğalmaktadır. Gençler ilk çalışmaya başladıklarında, deneyimsiz olmanın getirdiği bir çekingenlikle hem koşulları çok sorgulamaz hem de ücret maliyeti düşüktür. O nedenle personel azaltma ihtiyacı varsa önce kıdemli olan orta yaşlılardan başlanır.

Ve Bruno Davert’e bu piyango çıkmıştır. 2 yıldır işsizdir. Sürekli özgeçmiş hazırlar, postaya verir, görüşmelere gider, bekler, bekler. Gergindir. Evde Televizyon seyrederken çalıştığı sektörün en büyüklerinden birinin Genel Müdürünü reklamlarda izler ve o işin kendisine ait olduğuna düşünür, buna içtenlikle inanır. Bir plan yapmaya başlar.

Sistemin kuralları için de kalarak sorununu çözemeyeceği belli olmuştur o nedenle kuralların dışına çıkarak bir çözüm yaratmaya çalışır. O pozisyon ile arasına giren, bir şekilde ondan daha iyi olduğunu düşündüğü, bir iş başvurusunda ona göre daha öncelikli olarak tercih edilecek insanları ortadan kaldırmaya karar verir. Bu insanları avlamak için kendi özelliklerinde en iyi profesyonelleri bulmasına yarayacak bir iş ilanı verir. Hedefi bu insanları ortadan kaldırmaktır. Doğru anladınız bu kişileri sistemden değil, dünyadan gönderecektir.

Costa Gavras sistemi eleştirirken, suç olarak nitelendirilen öldürme eylemini son çıkış yolu olarak göstermiştir kahramanına. Yönetmen sistemi eleştirirken ustalığı ile aynı zamanda başarılı bir gerilim filmi de yaratmıştır. Donald Westlake’in “The Ax” adlı romanından uyarlanan filmin Başrolünde Jose Garcia oynamaktadır. Fransız yapımı film Cesar ödüllerinde 2006 yılı en iyi aktör ve en iyi senaryo ödüllerini almıştır.

Tüketme üzerine kurulmuş bir ilişkiler bütününde işsizliğin artması her şeyi çıkmaza sokmaktadır. Zira parasal tabana indirgenmiş aile içi ilişkiler çatışmanın en yüksek olduğu yerlerdir. Film bir yandan Bruno’yu oradan oraya dolaştırırken, bu sahnelerin arasında lüks tüketime ait güzel kadın/adamların reklam panolarını da gözümüze sokmaktadır.
Oğlunun da bilgisayar oyunlarını çalarak suça bulaştığını öğrendiğinde tepkisi suç delillerini ortadan kaldırıp çocuğun ceza almamasını sağlamak olur. O sırada işsiz olduğunu söylediği Polis memuru ile olan diyalogu;

-          Siz polissiniz, işsiz kalmazsınız

-          Doğru ne de olsa büyüyen tek endüstri suç.

Acıyla karışık gülümsetir.

Aslında sistem kullan-at üstüne çalışmaktadır. Elbette buna insan da dâhildir. İşe yararken sistem sizi yine kendi bildiği yöntemlerle mutlu eder. Hatta başka bir mutluluk biçimi olduğunu dahi unutmanızı sağlar. Sistem dışına atıldığınızda ne yaşadığınızın önemi yoktur.

Evet o sizin sorununuzdur ve nasıl başa çıkacağınız ise size kalmıştır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder