18 Mayıs 2015 Pazartesi

KLASİK SİNEMA KUŞAĞINDAN ZAMANIN KISKACINDA ÜRETMEYE PROGRAMLANAN İNSANIN DRAMI/ MODERN TİMES

"Konuşursam beni sadece İngilizce bilenler anlayacak; ama sessiz filmi herkes anlayabilir ve dünya yalnızca İngiltere'den ibaret değil." Sırf bu cümlenin içinde bile kocaman bir dünya barındırır; dil, din, ırk, ulus bütün ayrımcılıklardan sıyrılmış bir büyük sinemacı Charlie Chaplin.
Çocukluğumun komik , şaşkın, dünyaya kendi penceresinden baktığı için etrafındakileri anlamakta zorlanan kocaman ayakkabılı adamı. İnsanlığın hırslarını filmlerinin komik sahneleri ile yüzümüze ustalıkla çarpandır.

Orjinal ismi Modern Times, Asri Zamanlar, Modern Zamanlar diye ülkemizde gösterilen 1936 yapımı, senaryosu, film müziği de Charlie Chaplin'in olup yönetmenlik ve oyunculuğu da yine ona ait olan bir sinema klasiğinden söz edelim bu ay da.
Film dünyaya artık siyasetin değil, endüstriyel diktatörlüğün hakim olduğunu başarıyla anlatır. Giriş sahnesindeki kocaman duvar saati insanların daha fazla üretmesi için zaman denilen makine ile yarışması ve rekabetin yaşamının merkezi haline gelmesini vurgulayan bir izlektir.
Sonra koşarak ağıla sokulmaya çalışılan koyun sürüsü ile eş zamanlı olarak metro istasyonundan çıkıp fabrikaya doluşan insan sürüsü birbirinin aynıdır. Ak koyunların arasındaki kara koyun ise düzene uymayan, belki de uyamayan kahramanımızdır.
Kocaman dev makinelerin olduğu fabrikada patron bir ekrandan üretimi izlemekte ve hızın arttırılması ile ilgili komutlar vermektedir. Bölümlerin sürekli olarak hız arttırarak çalışmasının istenmesi insanın düşünmek ve sorgulamak için vakti olmadan mümkünse tuvalete bile gitmeden çalışmasının beklendiğini zamanlar başladığını gösterir.
Sistem insanın bilinçaltı ayarları ile oynayarak insanın makineleşmesini ve yemek için bile zaman harcamasını istemez.Yemek yedirme robotunun satış sloganı "Yemek için durmazsanız rakiplerinizin önüne geçersiniz. " dir. Tanıtım için getirilen otomatik yemek yedirme makinesi kahramanımızın üstünde denenir. Makine düzgün çalışmaz, kaynar çorba iki kere üstüne dökülür ve yanar, vidaları yemesi için ağzına atar, mısır yedirme aparatı ağzına hızla vurur, kahramanımız zor durumdadır;  ancak kimse onunla ilgilenmez. Makineyi satacak ve alacak adamların ilgisinde insan yoktur. Amaçlanan robotun verimli çalışması, zamandan ve insandan tasarruf ederek daha fazla kazanç elde edilmesidir.
Sürekli arttırılan hız ile; vidaları sıkmaya yetişemeyen kahramanımız üretim bandının içine düşer. Dişlilerin arasında giden ve bant geriye sarıldığında geri gelen işçiyi gösteren sahneler kapitalizmin bakış açısını başarıyla hicveder. İnsan üretim bandının bir parçasıdır. Daha çok üretmek için her şey mubahtır. İnsan makinelerin dişlilerinden ibarettir.
Sinirleri bozulan kahramanımızı ambulansla hastaneye gönderirler. Filmde sisteme uyum sağlamayı reddeden ama bunu bilinçsizce yapan bir karakter vardır. Akıl hastanesinden çıkarken doktor stres yapmamasını tavsiye eder. Ancak ülkede 1929 ekonomik krizi olmuş ve fabrikalar kapanmış, insanlar işten çıkarılmıştır. İşçiler isyandadır. Yapılan bir yürüyüşün ortasında kalan kahramanımız tesadüfen eline geçen bir kırmızı bayrakla komünist lider olarak tutuklanıp hapishaneye konulur.
Halkın durumu kötüdür. Bir genç kız kıyıdaki teknelerden birinden muzları çalıp çocuklara dağıtmaktadır. Babası işsiz, çaresiz, annesi ölmüş ve kardeşleri aç kalmıştır. Fırından ekmek çalarken yakalanır o sırada Şarlo ile tanışır ve adam suçu üstüne alır. Aşk kapıyı çalmıştır. Hayalleri tipik Amerikan küçük burjuva ailesinin simgesi; güzel bir ev, gülümseyen bir eş ve birlikte yenen akşam yemeğidir. Akşam yemeğinde kızarmış kuzu budunu bulduğu anda hiçbir şey ile ilgilenmek ve sorgulamak istemeyen küçük orta sınıf yaşamı. Çalışmak zorunda kalsam da sana bu hayatı yaşatacağım diye söz verir kahramanımız.
Çok katlı büyük bir mağazada çalışmaya başlar. Dışarıda halk aç olsa da mağaza birbirinden lüks mallara alıcı bulmakta sıkıntı çekmemektedir. Yani her zamanki gibi kriz yoksullara gelmiştir. Zenginler zamanında çalışıp kazanmışlardır ve krizden etkilenmeleri gerekmez.
Dener girdiği işlerde çalışmayı ama olmaz bir türlü. Sonunda bir müzikholde ikisi de iş bulmuşken, tam her şey yoluna girecekken kör talih yeniden devreye girer ve kızı ulusal çocuk bürosundan arayan memurlar gelir. Kaçarlar, kız artık iyice umutsuzdur. "Umudunu kaybetme başaracağız", elini tutar ve yürümeye başlamadan önce sevgilisine "Smile" (Gülümse) der. Müziğini Chaplin'in yapmış olduğu bu parça; sonradan söz yazılarak, ilk olarak Nat King Cole tarafından plak yapılmıştır.
Film elbette ki, Amerika da gişe başarısı kazanmadı. Komünizm propagandası yaptığı iddia edildi ve alıcı bulamadı. Aynı nedenlerle Almanya ve İtalya da da yasaklandı. Avrupa'nın diğer ülkelerinde ise büyük başarı kazandı. Amerikan Aleyhtarı Faaliyetler Komitesi 1947 yılında politik bakış açısı nedeni ile bu film başta olmak üzere Chaplin'in bazı filmlerinden dolayı onun bir komünist olduğuna kanaat getirmişti. Chaplin bu iddiayı şiddetle reddetmiş ve çok kırılmıştı. Bundan sonra da ülkeyi terk ederek İsviçre'de yaşamaya ve bir daha asla Amerika'ya dönmemeye yemin etmişti. 1952 yılında İsviçre'ye yerleşti ve 1977'deki ölümüne kadar orada yaşadı.
Son sessiz film olması, insan ruhunun parayla değil sevgi ile mutlu olacağına inanan naif gülümsemesi, sistemin dayattıkları ile ihtiyacımız olanlardan daha fazlası için çalışmaya yönlendirilmemiz, yaptığı çarpıcı dokunuşlar, insanın kağıt üstündeki isimlerden ibaret listelerin bir parçası olduğu yüzyılın, kapitalizmin vahşileşme çabalarını başarı ile anlatan komik adam. Bol pantolonu, melon şapkası, büyük ayakkabıları, sürekli bastonunu çeviren ve sakar hareketleri ile gülünç mizansenler oluşturan bu yüzyılın hüzünlü palyaçosu "Şarlo"muz.
İçimize umutların yerleştiği bir Haziran ayı zamanındayken;
Muktedirlerin hırslarının  dinmeyen kanı; dünyada ve ülkemde sürerken.
İnsanı  makineden ayıramayan zihniyet hala her yerde kol gezmekteyken.
Sınırlarını korumak için harcadığı milyonları barınmaları ve beslenmelerine ayırsa Akdeniz'in dibine gömmeyeceği milyonlarca mülteciden hiç sorumluluk ve utanç duymayan bütün zenginlerin ve kazananların varlığı.
Hepinize avazımız çıktığı kadar bağırmak istiyoruz ;
"Dünya sadece Avrupa ve Amerika'dan ibaret değil."